Datca Yerel Tarih Grubu’nun açacağı serginin hazırlıkları içindeydik. Açılış gününe birkaç gün kalmıştı ki; her birimiz bir yerlere koşturup açılış gününe hazır olmak istiyorduk. Hani, canımız burnumuzdaydı desem yalan dememiş olurum. Benim de belediyeye gidip bir ayrıntıyı çözmem gerekti. Postanenin tam karşısında, köyden bir arkadaşım, Memed, el kaldırdı, durdum.
-“Nereye gidiyorsun?” diye sordu.
-“Belediyeye,” dedim
-“Beni de alır mısın? Ben de Tedaş’a gideceğim,” dedi.
Onu indireceğim yere yaklaşırken sordu:
-“Ne işin va, belediyede, su parası falan mı yatıracaksın?”
-“Yok,” dedim. “Sergi açıyoruz da… Belediyeden isteyeceğim bazı şeyler var, onun için gidiyorum.”
İneceği yere kadar hiç sesini çıkarmadı. Arabadan indi. Kapıyı kapadıktan sonra pencereden başını içeri doğru uzattı, kimse duymasın gibi bir tavıra bürünerek alçak sesle bana:
-“Ne paragöz adamsın," dedi ve ekledi: "Emekli maaşın va… Kirada evin va… Dükkânın va, televizyon da tamir edikdurusun… Bi de bazarcılık mı yapacan.” deyip, Allah, Allah! der gibi başını iki yana sallayarak Tedaş’a doğru yürüdü.
Ben belediye başkanını görmeden önce, bi müddet merdivenlerin orada oturdum. Gülmem geçsin diye…
-
Pazar, Mart 25, 2007
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)