Cumartesi, Mart 01, 2008

Palamutbükü, Gerence




Tepenin yamacında keçileri ve koyunları, arkasında denizi, belinde kargısı, elinde yün eğirdiği iği, hemen elli metre uzağında evi, gülen bir yüzü ve başındaki örtüsü… İşte Koreli Teyze…
Her palamutbükü’ne geçişimde yol üstünde ya kendisine ya da eşi Koreli’ye rastlarım. Başındakini göstererek: “Sende mi?” diye takıldım. Gülmekten kırıldı…
Hemen anlamıştı neyi kastettiğimi. Akşamları televizyon izliyor musun? diye sorunca ciddileşti, evet anlamına başını salladı ve: "U dediinden başka laf mı va o kutuda,” dedi.
Normal havalarda onu böyle sarmış sarmalamış görmüyordum. Denizden esen serin rüzgarı gösterdi. “Bazen de güneş,” dedi ve ekledi; Bu şekilde mektaba [okula] gidecek olsam beni de almazla mı acaba,?” diye o bana takıldı sonunda.
Sahip olduklarının farkındaydı; mutluluk yüzünden akıyordu...
iyi mi?..