Salı, Mart 25, 2008

EVDE OLMAK

Valla Elif beni mimledi ama, bu mimlenmenin içinden bir dakikalık öyküyle çıkabildim. Yani tam altmış kelimeyle. Artık öykünün dokunulacak yeri kalmadı. Öykü benim değil; İstvan Örkeny’nin kısaltılmış bir öyküsünü kısaltabildiğim kadar kısalttım. Ama, hala bir anlam var sanırım.


Kızı dört yaşındaydı. Aklı birçok şeye yetmiyordu. Annesi yaşamlarındaki değişimi kavratabilmek için kızını dikenli tellerin yanına götürdü, uzaktaki treni gösterdi.
“Bak bu trenle gideceğiz evimize.”
“O zaman ne olacak ki?”
“Evimize kavuşaçağız!
“Peki ev ne demek?”
“Bundan önce yaşadığımız yer demek.”
“Orada ne var?”
“Oyuncak ayını ve bebeklerini hatırlıyor musun?”
“Anneciğim orada gardiyan varmı?”
“ Yok!”
“O zaman, oradan kaçabilir miyiz?