Salı, Mart 18, 2008

AYAK SESLERİ

Bu sabah kahvaltımı yaparken, gözüm ve kulaklarım tesadüfen TV ekranına takıldı. Keşke takılmaz olsaydı… Kanal D’de iki erkek ve eğitimli olduklarını sandığım üç kadın... tartışma var… Kadınlardan biri program sunucusu, diğer ikisi konuk. İki erkekten biri, yazmış olduğu kitabı milyonlara duyurmak isteyen ve bunu da ustalıkla başaran bir uyanık. Adı Hamdi Kalyoncu imiş. Kitabın konusu ne biliyor musunuz? Çok eşliliğe övgü. Ekrandakiler tam yarım saat bu kitabın tartışmasını yaparak o kitabın milyonlara duyurulmasını sağladılar. Kitabın yazarı çok eşliliğe övgüler yağdırırken üç bayan susuyor, tam içlerinden birisi ona cevap verirken hepsi aynı anda konuştuklarından izleyici hiç bişey anlamıyordu. Yazar, bunun farkında olmanın keyfiyle sırıtarak söz alıyor, bizimkiler uslu uslu dinliyordu
Adam, elindeki kitabını yazmak için beş yıl araştırma yaptığını, Osmanlılarda çok eşliliğin ne kadar güzel yürüdüğünü sırıta sırıta anlatıyor, bir de o zamanlar Osmanlı'da, son zamanlarda Mısır’da, Suriye’de yapılan istatistiklerden bahsediyor, bizimkiler sormuyordu, Osmanlı zamanında doğru dürüst nüfus sayımı bile yapılamazken nasıl oluyor da inanılır bir istatistik yapılabiliyordu, böylesine hassas bir konu üstüne, diye. Ben hayretler içinde kaldım. Bu yazdıklarımdan başka diyecek söz bulamadım o ekranda gördüklerim ve duyduklarıma…
Ekrandaki görüntü, şeriatın gölgesi; seslerse şeriatın ayak sesleriydi çünkü.