Cumartesi, Ekim 04, 2008

"FATMA DEYZE"

"Datça'da Zaman"ı okuyanlar hatırlarlar. Hani "Bilgisayar ve İmine Deyze" öyküsündeki İmine Deyze'nin komşusu "Fatma Deyze." Eczaneden ilacını alamayan komşusuna: "Sen de gafanı gullan, evindeki habları bene bırak da öyle git eczaneye, evinde hap olmayınca neyi sayacak o şeytan aleti" diyen Fatma Deyze. O akılı verdiğinde 98'i devirmişti. Bu yıl 101'i deviriyor.
Yüzünde gülümseme hiç eksik değil. Kendi evinde yaşıyor, kendi işlerini görüyor. Özgür...
Fatma Deyze'nin yazlık mutfağında sohbet ediyoruz. Konu tabii ki eski günler. İpek böcekçiliği yaptıkları, her evin mutlaka tütün diktiği yıllardan, savaş yıllarından konuşuyoruz. Eski Datça'da Türkler'le Rumlar'ın bir arada yaşadıkları yıllardan...

Fatma Teyze'nin eski sistemden vazgeçmeye hiç niyeti yok. Ne olur ne olmaz, sular her an kesiliverir. Küpünde su hazır olmalı. Küp de öyle kahverengi yüzüyle bakmamalı avluya, eskiden olduğu gibi yüzü badanayla ağartılmalı...
Bir çok kadın çeyiz sandıklarını ya satmış ya da yağmurun altına bırakarak çürütmüş. Fatma Teyze'ninki gelin olduğu günkü gibi duruyor. Annesinin de çeyiz sandığı olduğuna göre 120 senelik... Fatma Deyze, gerçekten bir yerel tarih; pırıl pırıl hatıralarıyla, eşyalarıyla ve yaşam tarzıyla. Karşında saygı ve sevgiyle eğilmemek mümkün değil. Sen daha çok çok yaşa Fatma Deyze, E mi?...