Datça Yerel Tarih Grubuna bakıyorum; grubun çalışanları: Fulya, Melda, Çiğdem, Semra, Cemile, zehra, Melike, İlkay… Böyle uzayıp gidiyor. Bir veya iki erkek adı, o kadar.
Daçev ve Doğa Derneği’nin eğitim toplantılarına bakıyorum: Elisabeth, meray, Bilge, hatice, Damla, Cemile, Zehra, Yolande, Nihan. Bu da böyle uzayıp gidiyor. En altlarda bir iki erkek adı…
Datça’ya Aziz nesin Vakfı’nın çocukları geliyor. Bu çocukların tatilini Organize edenlere bakıyorum: Aygen, Melda, Semra.
Şu içinde bulunduğum blog dünyasında karşıma çıkan isimler: Elif, şefika, Aslı, Endişeli Peri, Tijen, Şebnem, Sanem…
Bunu yadırgadığım için gündeme getirdiğimi sanmasın kimse. Ülkem adına kadınlarımızla gururlandığım için buraya taşıyorum.
Ama bu görüntü zaman zaman benim aklıma yıllar evel ekranları işgal eden ünlü bir reklamı getiriyor.
Kadınlarımız böylesine özveriyle çalışırken, erkekler nerede? "Erkekler uyuyor muuuuu?"
Pazartesi, Haziran 25, 2007
Pazar, Haziran 24, 2007
DATÇA'DA NELER OLUYOR?
Datça’da bir ayın içinde arka arkaya gelenler…
İlki M. Ali Ambarcı’ dan geldi.
YİTİK ZAMANIN ARDINDA…
Mehmet Ali Ambarcı’nın Anılarında Datça
Mehmet Ali Ambarcı’nın anıları, okuyucuyu Datça’nın seksen yıllık geçmişinde gezdiriyor. Yerli bir bürokrat olarak Datça bürokrasisinde önemli roller üstlenmiş olan birinin gözlemleriyle Datça’nın seksen yıllık geçmişini yalın bir dille anlatıyor kitap.
**************
İkincisi nefis bir şiir kitabı.
Yazarı: Hüseyin Tüzün.
Takvim Şiirleri
****************
Üçüncü kitap yine bir şiir kitabı:
Yazarı: İsa İnan
GÖZLERİNDE UYANMAK
112 sayfa
***************
Dördüncüsü henüz yolda. Sancılar başladı, gelmek üzere.
Belki bir hafta, belki on gün sonra.
DATÇA’DA ZAMAN
Yazarı: ???????? kitap çıkınca göreceğiz.
Yaşanmış öykülerden oluşuyor.
161 sayfa.
İlki M. Ali Ambarcı’ dan geldi.
YİTİK ZAMANIN ARDINDA…
Mehmet Ali Ambarcı’nın Anılarında Datça
Mehmet Ali Ambarcı’nın anıları, okuyucuyu Datça’nın seksen yıllık geçmişinde gezdiriyor. Yerli bir bürokrat olarak Datça bürokrasisinde önemli roller üstlenmiş olan birinin gözlemleriyle Datça’nın seksen yıllık geçmişini yalın bir dille anlatıyor kitap.
**************
İkincisi nefis bir şiir kitabı.
Yazarı: Hüseyin Tüzün.
Takvim Şiirleri
****************
Üçüncü kitap yine bir şiir kitabı:
Yazarı: İsa İnan
GÖZLERİNDE UYANMAK
112 sayfa
***************
Dördüncüsü henüz yolda. Sancılar başladı, gelmek üzere.
Belki bir hafta, belki on gün sonra.
DATÇA’DA ZAMAN
Yazarı: ???????? kitap çıkınca göreceğiz.
Yaşanmış öykülerden oluşuyor.
161 sayfa.
Çarşamba, Haziran 20, 2007
CANDAN TURHAN'DAN YENİ BİR KİTAP
Sürpriz Kitap "Dumanı üstünde doyurucu çorbalar kolay ekmekler"
Geçenlerde kendisi Datça’daydı. Hiç kitaptan bahsetmedi. Havadan, sudan, biraz da Datça ve Şirince’den konuştuk. daha önce Candan Turhan'ı sanal dünyadan tanımıştım. Dün internette dolaşırken gördüm haberi; yeni bir yemek kitabı çıkarmış, Oğlak Yayıncılıktan. Bugün, Hayattan Renkler Yahoo grubunun yazışmaları hep bu kitap üstüneydi. Okuyanlar beğenmişler, kitaptan övgüyle bahsediyorlar. Anladığım kadarıyla yemek tarifleri daha çok çorbalar, ama, bizim pek bilmediğimiz çorbalar üstüne. İlginç bir kitap olsa gerek. Bir adet getirteceğim. Okuduktan sonra daha detaylı anlatırım.
Geçenlerde kendisi Datça’daydı. Hiç kitaptan bahsetmedi. Havadan, sudan, biraz da Datça ve Şirince’den konuştuk. daha önce Candan Turhan'ı sanal dünyadan tanımıştım. Dün internette dolaşırken gördüm haberi; yeni bir yemek kitabı çıkarmış, Oğlak Yayıncılıktan. Bugün, Hayattan Renkler Yahoo grubunun yazışmaları hep bu kitap üstüneydi. Okuyanlar beğenmişler, kitaptan övgüyle bahsediyorlar. Anladığım kadarıyla yemek tarifleri daha çok çorbalar, ama, bizim pek bilmediğimiz çorbalar üstüne. İlginç bir kitap olsa gerek. Bir adet getirteceğim. Okuduktan sonra daha detaylı anlatırım.
Pazar, Haziran 17, 2007
euploia
(denize açılanları kutsayan
yüce gönüllü aphrodite)
akdeniz dokunuşuyla ürperirken
karyalı kadınların memeleri
daha sabah aydınlığı yüklenmeden
knidos sokaklarına
tanrılar tanrıçaşı euploia
yol verdi tekirden
bastık yelkeni burgaza
yedikat açıklarında alim kaptan
every day holiday namıdiğer
meyhane açmış uzunadaya
bizim denizde işret uzun sürer
cebinde mührüyle muhtar kerim misali
bir de gördük ki
güneş dönmüş deveboynunu
vurduk sarhoş balıklarla beraber
birer birer datça anakarasına
ay ışırken
sırtımızı sıvazlayan köpüklü dalgalardı
tanrıçalı aşk kaçınılmazdı
Hüseyin Tüzün
(denize açılanları kutsayan
yüce gönüllü aphrodite)
akdeniz dokunuşuyla ürperirken
karyalı kadınların memeleri
daha sabah aydınlığı yüklenmeden
knidos sokaklarına
tanrılar tanrıçaşı euploia
yol verdi tekirden
bastık yelkeni burgaza
yedikat açıklarında alim kaptan
every day holiday namıdiğer
meyhane açmış uzunadaya
bizim denizde işret uzun sürer
cebinde mührüyle muhtar kerim misali
bir de gördük ki
güneş dönmüş deveboynunu
vurduk sarhoş balıklarla beraber
birer birer datça anakarasına
ay ışırken
sırtımızı sıvazlayan köpüklü dalgalardı
tanrıçalı aşk kaçınılmazdı
Hüseyin Tüzün
Perşembe, Haziran 07, 2007
BÜRÜMCÜK ÇEKME ÜZERİNE
Aşağıda fotoğraflar ve kısacık bir yazıyla gündeme getirmeye çalıştığım “Bürümcük çekme” etkinliğinin bu yıl önemli bir eksiği vardı: Bürümcük çekmeye gelenlere verilen öğle yemeği
Bu yemek en az bürümcük çekimi kadar önem taşırdı o günlerde. Bürümcük çekme işi, her yılın aynı günlerinde yapıldığından , yemek çeşitleri değişmezdi, hep aynısı olurdu. Sanki “yılın menüsü” gibi.: Başrolde gabak dolması, gabak çiçeği dolması, üzüm yaprağı dolması, patates ve kabak kızartması (yoğurtlu), tabii çorba ve bulgur plavı. Çekilecek kozası çok fazlaysa, bazı bürümcük sahipleri keşkek de verirlerdi. Geleneksel yemeklerle bu iş mutlaka bir bayram havasına sokulurdu.
Bu noksanlığı Yaşar ve Müberra’ya bu etkinlikte, şaka yollu hatırlattık. Gelecek yıl bu etkinliği eksiksiz yapmak isterlerse, biz de elimizden gelen desteği vermeye hazırız. Demek istediğim şu ki: Gelecek yıl Eski Datca’da ipek böcekçiliği bir adım daha atmış olacak. Ve biz de bürümcük çekme gününü bir festival havasına sokacağız.
Böylece bize ipek vermek uğruna kendilerini koza içine hapsedip yaşamlarına son veren guşlar (ipek böcekleri) bizlere bayram havası içinde veda etmiş olacaklar…
Bu yemek en az bürümcük çekimi kadar önem taşırdı o günlerde. Bürümcük çekme işi, her yılın aynı günlerinde yapıldığından , yemek çeşitleri değişmezdi, hep aynısı olurdu. Sanki “yılın menüsü” gibi.: Başrolde gabak dolması, gabak çiçeği dolması, üzüm yaprağı dolması, patates ve kabak kızartması (yoğurtlu), tabii çorba ve bulgur plavı. Çekilecek kozası çok fazlaysa, bazı bürümcük sahipleri keşkek de verirlerdi. Geleneksel yemeklerle bu iş mutlaka bir bayram havasına sokulurdu.
Bu noksanlığı Yaşar ve Müberra’ya bu etkinlikte, şaka yollu hatırlattık. Gelecek yıl bu etkinliği eksiksiz yapmak isterlerse, biz de elimizden gelen desteği vermeye hazırız. Demek istediğim şu ki: Gelecek yıl Eski Datca’da ipek böcekçiliği bir adım daha atmış olacak. Ve biz de bürümcük çekme gününü bir festival havasına sokacağız.
Böylece bize ipek vermek uğruna kendilerini koza içine hapsedip yaşamlarına son veren guşlar (ipek böcekleri) bizlere bayram havası içinde veda etmiş olacaklar…
Salı, Haziran 05, 2007
"GUŞ TUTMAK"
Eski Datça'da Pazar günü yapılan bürümcük çekme etkinliğini "Eski Datça Antik Cafe-Bar" linkini tıklayarak izleyebilirsiniz.
Pazar, Haziran 03, 2007
"GUŞ TUTMAK" İpek böcekciliği


İpekçilik (Datça ağzıyla "Guş tutmak) üzerine daha uzun ve detaylı yazı arkadan gelecek...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)