Cumartesi, Mart 22, 2008

"BOYAYLIM ABİ!"

“Boyaylım abi!” diye seslendikten sonra elindeki fırçayı önündeki sandığa vuruyor: Tak! Tak! Tak!” Tekrar sesleniyor: “Boyayalım abi!”
Boş olduğu zaman bunu herkese yapıyor. Normal bi durum… Kendine ayakkabı boyacılığı gibi bir meslek seçmişse müşteriyi çağırması olağan. Boya sandığının üstüne ayağını koymuş adamın pabucunu boyarken, kaldırımdan geçen biri tanıdığıysa, fırçayı sandığın kenarında takırdaıp, “Boyaylım abicim!” diye seslenmesi de olağan. Hele nisan ayından ekim ayı sonuna kadar hemen hemen herkesin sandalet giydiği bir yörede ayakkabı boyacılığına soyunmuşsa insan.
Ama bazen çok üstümüze geliyordu ki Amet, bir arkadaşım yakınıyordu:
“Bazen yolumu değiştirmek zorunda kalıyorum, bıktım bu Amet’in oradan her geçişimde, ‘Boyayalım M…. Abicim’ diye seslenişinden. Bir gün önce boyatmış olsam da pabuçlarmı, ertesi gün önünden geçerken gene sesleniyor aynı sözcüklerle…’Boyaylıım, M…. Abi.’
İnan ki bazen ta postanenin arkasından dolaşıyorum gazete almaya giderken….”


Sonra ben yakınıyorum:
“Ah! Sorma M…. Abi, Amet beni de bıktırıp usandırmıştı. Her geçişimde, boş olsun veya çalışıyor olsun adımla sesleniyordu: “Nihat Abi, boyaylım. Tak, tak tak! Gel abi hemen boyarız!..
‘Acele işim var Amet,’ deyip geçiyordum ki, arkamdan Amet’in dedikleri beni şaşırttı: “Acele işi olan adamın Datça’da ne işi var.” demesin mi? Duymamazlıktan geldim, yürüyüp gittim.
Etrafta beni tanıyan varsa utanırdım bazen. Pabuçlarımı pintilikten boyatmıyor sanacaklar diye. Pabuçlarımın boyanması gerekli olsa bile, durup zamanımı orada boşa geçirmek istemiyordum. Evden çıkınca şöyle tur atıp konuşacak bir arkadaşa rastlarım diye dolaşmak istiyorum aslında.

Fakat, ben bir çaresini buldum da rahatladım.. Nasıl mı? Anlatayım:
Biliyorsun Datça’da bir işi yaptırmadan önce parasını peşin verirsen, o işin bitmesini bi iki yıl beklersin. Benim de aklıma o geldi. Bi gün gene o caddeden, hatta caddenin karşı kaldırımından geçerken fırçanın boya sandığında çıkardığı sesi duydum: ‘tak! tak, tak!’ Arkasından Amet’in sesi: ‘Boyaylım mı Nihat Abi?’
Şöyle bi durakladım, yolun iki tarafına bakarak trafiği kolladım ve vardım Amet’in karşısına. Cebimdeki bozuk paraları çıkardım ve sordum: ‘Pabucu kaça boyuyorsun Amet?’.
‘Bir buçuk, abi!’
‘Tamam Amet. Şimdi benim pabuç boyatmaya zamanım yok, al şu parayı. Bir lira, şu da elli kuruş, etti mi birbuçuk. Tamam mı? İşim olmadığı bi zaman boyaylım, olur mu?” Hiç sesini çıkarmadı, parayı aldı, sandığın çekmecesine bıraktı, elindeki fırçayı sandığa üç kere vurarak tıklattıktan sonra, yoldan geçenlere seslendi: ‘ Boyaylım Abiler!...'

Bak abi, üç ay oluyor, Amet’in önünden günde bazen üç kez geçiyorum, beni ne görüyor, ne de sesleniyor. Ben kurtuldum. Tavsiye ederim sen de aynını yap ve kurtul.”
dedim arkadaşım, M….’e.

8 yorum:

Açalya dedi ki...

Amet'in cevabina bayildim :)

Nihat abi, sen de az cin fikirli degilmissin :)

Nihat Akkaraca dedi ki...

Valla Açalya, Datça sıradışılığıyla ün yapacak korkarım. Dün Datça'nın pazarıydı; tezgahlarda şiirler, güfte yapılmış sözcükler, Müziğe dönüşmüş besteler oradaydı; Dünya Şiir Gününü Datça, pazarda kutladı.
O dillerde yıllardır dolaşan "Agora Meyhanesi"nin şaairi Onur Şenli, o meyhaneyi Datca Pazarına taşıdı.
Pazar filelerini dağıtılan şiir kitapları süsledi dün. Artık haftanın yarısı şiir yiyeceğiz biz.

Adsız dedi ki...

Tarafimdan mimlendiniz efendim. Orijinal olmasa da olur. Sizin anilar, uydurulmus hikayeden cok cok daha guzel.

www.elifsavas.com/blog

Nihat Akkaraca dedi ki...

Elif tarafından mimlenmekten gurur duyarım.
Anılarım okunacak kadar iyiyse ben de yazmaya devam ederim.
Bazı anılar uzun, ben en kısa olanları seçmeye çalışıyorum ama, benim çenem mi düşük nedir gene de uzuyor. Ama anıyı uzatmıyorum aslında, ani, kendisi uzun oluyor.

Açalya dedi ki...

Nihat abi, uzun muzun, okumaya doyamiyoruz biz.

Nihat Akkaraca dedi ki...

sağolun Açalya, sizin blogları da ben zevkle okumaktayım.

Adsız dedi ki...

Ben hikayeyi yazarken, 20. kelimeyi isaretledim. Yani hemen hemen orta yere geliyor. Hemen olay anlatilip bir sonuca varilmali. 55 kelime olacak ya!!!! :o)

Sonra devamini getirdim. 60 kelimeye ulasmisti, ondan sonra geri donup kisalttim. :oP Eglenceli bir egzersiz.

www.elifsavas.com/blog

Nihat Akkaraca dedi ki...

Ustalık orada zaten Elif. Az kelimeyle çok şeyi anlatabilmek.
Bir gün ben de başaracağım...