Cumartesi, Mart 01, 2008

Palamutbükü, Gerence




Tepenin yamacında keçileri ve koyunları, arkasında denizi, belinde kargısı, elinde yün eğirdiği iği, hemen elli metre uzağında evi, gülen bir yüzü ve başındaki örtüsü… İşte Koreli Teyze…
Her palamutbükü’ne geçişimde yol üstünde ya kendisine ya da eşi Koreli’ye rastlarım. Başındakini göstererek: “Sende mi?” diye takıldım. Gülmekten kırıldı…
Hemen anlamıştı neyi kastettiğimi. Akşamları televizyon izliyor musun? diye sorunca ciddileşti, evet anlamına başını salladı ve: "U dediinden başka laf mı va o kutuda,” dedi.
Normal havalarda onu böyle sarmış sarmalamış görmüyordum. Denizden esen serin rüzgarı gösterdi. “Bazen de güneş,” dedi ve ekledi; Bu şekilde mektaba [okula] gidecek olsam beni de almazla mı acaba,?” diye o bana takıldı sonunda.
Sahip olduklarının farkındaydı; mutluluk yüzünden akıyordu...
iyi mi?..

4 yorum:

reality dedi ki...

Koreli teyzeyi Ankara'ya gönderin
Nihat Abi,burada onu baş örtüsüyle
kabul edecek dekanlarımız var:)
Sahip olduklarını kaybetmemesi
dilekleriyle...
sunny

Nihat Akkaraca dedi ki...

Bilmem ki, Sayın Reality, Koreli Teyze bu dağları, denizleri, keçileri, koyunları bırakıp o curcunanın içine girmek ister mi?
Öyle sanıyorum ki, o dekan Koreli Teyze'yi kabul etse, Koreli Teyze'nin onu kabulleneceğini sanmıyorum.

Alp ve Ege'nin Annesi dedi ki...

Bizde takiyoruz boru seklinde tum aile turbanlarimizi, yazlari bandana seklinde, kisin tam sIkmabas gibi, hem soguktan hem de ruzgardan korunmak icin...Koreli'ye cok selamlar...

Adsız dedi ki...

Denizin kokusu buraya geldi.

www.elifsavas.com/blog