Çarşamba, Ocak 14, 2009

KISSADAN HİSSE

Geçtiğimiz günlerde bir toplantıda eski Cumhurbaşkanları'ndan Demirel'e ülkenin durumu hakkında ne düşündüğü sorulmuş.

Demirel de soruyu yönelten kişiye:
"Bak! Sana bunu bir fıkrayla anlatayım da pazar neşesi olsun" demiş. Demirel'in anlattığı fıkra :

Osmanlı döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış. Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var... Karakuşi Kadı, fırıncıya 'Ben bunu aldım' demiş.Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: 'Hani bizim ördek?' Fırıncı boynunu büküp 'Uçtu' deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Gayrimüslim de peşinde kovalıyor...Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş.Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadının karşısına çıkarmışlar. Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi:
'Bu adam ördeğimi hiç etti' diye şikáyet etmiş.Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş:
'Ne yaptın bu adamın ördeğini?'Fırıncı 'Uçtu' demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış:'
Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil' diyerek fırıncının beraatına karar vermiş. Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş... Onun şikáyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş:
'Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla...'Davacı 'Ne olacak?' diye sorunca Karakuşi Kadı, 'Şimdi' demiş, 'Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.' Tabii gayrimüslim şikáyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da Karakuşi Kadı, 'Tamam' demiş, 'Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.'Böyle olunca adam da şikayetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi'ye: 'Senin şikáyetin ne?'Bre…Yahudi ellerini açmış, 'Ne diyeyim kadı efendi' demiş, 'Adaletinle bin yaşa sen, e mi !'Demirel bu fıkrayı anlattıktan sonra kendisini dinleyen topluluğa dönerek, kıssadan hisse:" Ananı "öpen" kadı ise, kime şikáyet edeceksin?.. Bugün ülkedeki durum bu! Anladın mı?" demiş...

13 yorum:

alimerginoglu dedi ki...

Iste memleketim!

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Sevgili Nihat Abi, uzun zamandır buralarda sesiniz çıkmadığı için kitap üzerinde çalışmaya devam ediyorsunuz herhalde..
Kolay gelsin ve sevgiler

Nihat Akkaraca dedi ki...

Sorma Ayşrgül, çalışıyorum ama, her gün sizin bloğa gidip okumaktan da geri kalmıyorum. Sanırım dündü; bie yorum bırakmıştım Meksika hakkındaki yazınıza. Demin baktım göremedim. Sanırım gönderirken bir hata oluştu. Yazılarınız dikkatle izlebiyor, sesimin çıkmadığına bakmayın. iyi günler. Behçet Bey'e selam.

Nihat Akkaraca dedi ki...

Evet Alim, işte Memleketimden Manzaralar.

Nihat Akkaraca dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

nihat abi,
s.demirel in anlattigi fikra nasil da yerine oturmus, guleriz aglanacak halimize,korkum yerel secimler sonrasi,gene gulmek zorunda kalmamak,aglanacak halimize deyip hanimefendiye saygilar dilerim.kitabinizin yaziminda basarilar.
behcet

Nihat Akkaraca dedi ki...

Evet Behçet Bey, fıkra benim de hoşuma gitti, bu yüzden aldım buraya. Tam bu günlere oturduğu için. Otalık komediye döndü. Başarı dilekleriniz için teşekkürler. Ayşegül'e selamlae ve sevgiler. Nihat Abi.

Aslı Suna Göynük dedi ki...

Nihat Abi'ciğim, yukardaki anlatımda da görüldüğü gibi,güldürürken düşündüren kaleminize ve zihninizin tazeliğine hayran kalmamak mümkün değil.
'Datça'da Zaman' bolca ışıklandırılmış bir öykü tüneli...
Henüz başında olmama rağmen, okuma alışkanlığı kazandıran ve okuma keyfi veren,okuyanı geçmiş zaman dilimlerinde dolaştıran çok başarılı bir kitap. Gönlünüze ve kaleminize sağlık. 'Paspatur Dergi'mizin önümüzdeki sayısında kitabınızı tanıtmayı okuyucularımızla öykü ve masal tadını paylaşmayı arzu ediyorum.

Size ve Datça'nın o aydınlık insanlarına Paspatur okuyucularına sonsuz selam ve sevgiler...

Paspatur Dergi

Nihat Akkaraca dedi ki...

Merhaba Suna,
Güzel ve özendirici sözleriniz için ilkin teşekkür etmeliyim.
Paspatur dergisindeki şiirlerinizi ve yazılarınızı ben de tekrar tekrar okuyorum. Dün akşam İsa İnan uğradı bana. O da sizin siirlerinizi çok çok beğeniyle okuduğunu söyledi.
Size sağlıklı, başarılı günler dilerim.
Nihat Abi

Adsız dedi ki...

Ben bu fikraya bayildim. Ama dogruluk payarini da dusunup uzuldum. :o/

www.elifsavas.com/blog

Adsız dedi ki...

payari ne???? Payi olacak. Paspartu yorumunu okurken kafam karisti. :oP

www.elifsavas.com/blog

Nihat Akkaraca dedi ki...

Paspartu değil, Elif, "Paspatur." Fethiy'de iki ayda bir yayımlanan bir edebiyat dergisi.
Derginin Adı neden Paspatur diye soracak olursanız; Paspatur, Fethiye'de bir yerin adı. şehrin içinde, denize yakın bir yerde yer altından su kaynar ve denize dökülür. Sanırım suyun başında da çok eski bir kahvehane var.
Dergiye oranın adını vermişler.

Adsız dedi ki...

gerçekten çok güzel..