Pazartesi, Mart 13, 2006

ÖYKÜLÜ DATÇA MANİLERİ

Okuma Yazma üzerine


Okuma Yazma

Kaynak Kişi: Sadiye Kaya
Söylendiği yer: Eski Datca
Derleyen: Nihat Akkaraca


Henüz herkesin okuyup yazamadığı yıllardı. Eski Datça’dan Kemal, Muğla’da ortaokulu okumuş birkaç şanslı isnsandan biriydi. Oldukça yakışıklı, çok iyi giyinen zevkli insanlardandı. Hatta maliyede memur olduktan sonra bir gramofon bile edinmişti. Evleri, Eski Datça’nın ortasından akan derenin batı tarafındaki tepenin yamacındaydı. Hatta, oraya o zamanlar “Tepe Obası” derdik. Derenin doğu yakasında da Asiye’ler otururdu. Asiye, Eski Datça’nın en güzel kızlarından biriydi. Kemal ile Asiye arasında için için tutuşan bir aşk başlamıştı. O günlerin şartlarında buluşup konuşmaları mümkün değildi. Kemal, Asiye’ye bir mektup yazıp komşusu Rabiye teyzeyle gönderdi. Rabiye Teyze böyle ara bulmaya bayılan birisiydi. Fakat, Asiye’nın okuma yazması yoktu. Mektubu okumadan bir kenara attı. Rabiye teyzenin de yoktu okuma yazması. Böylece daha sonraları gelen mektuplar da okunamamıştı. Asiye, Rabiye Teyzeyle haber yolladı, Kemal’e: “söyle de bana mektup yazmasın, benim okumam yazmam yok. İstersen bu haberi ona şu maniyle ilet” dedi, ve Maniyi Rabiye Teyze’ye ezberletti:

Düvende bez dokumam
Evde fazla otumam
Beyhude mektup yazma
Ben latince okumam (O zamanlar yeni yazıya “latince” deniyordu)

Birkaç gün sonra Kemal şöyle bir maniyle haber saldı, Asiye’ye:

Sen bir güzel çiçeksin
Canlar yakan böceksin
Eğer beni seversen
Okuma bileceksin.

Bu cevap Asiye’yi çok etkiledi. O sıralar okuma yazma seferberliği vardı ve okulda geceleri yaşlılara okuma yazma öğretiliyordu. Hemen gece okuluna gidip bütün gayretiyle çalışmaya başladı. Üç ay sonra Kemal’e eğricik büğrücük latince (yeni yazı)harflerle yazılmış bir mektup geldi. Mektup sadece bir maniyi taşıyordu içinde::

Bilirin hallarını
Beklerin yollarını
Ben okuma öğrendim
Yolla mektuplarını.
Bu iş bu kadar basitti. Aşk, üç ayda Asiye’yi okur yazar yapmıştı.
****************************************

Söz okuma yazmadan açılmışken şu aşağıdaki maniye değinmeden geçmeyelim:




Kaynak kişi: Hamdi Sarı
Söylenen yer: Eski Datca
Derleyen: Nihat Akkaraca

Cumhuriyetten sonra uygulanan okuma yazma seferberliğinin en yoğun olduğu yıllar… Yaşlısı, genci akşam işten gelip yemeklerini yedikten sonra, Eski Datca’nın üç sınıflı okulunun iki dersliğini dolduruyorlar. Birinde erkekler, diğerinde kadınlar. İki dersliğin arasında daracık bir koridor var. Her iki derslikte olanlar birbirlerini rahatça duyabiliyorlar. Böyle diyorum, çünkü, ben üçüncü sınıfa kadar aynı okulda okudum. Kadınlar, yazıyı ezberlemek için durmadan, yüksek sesle, hep bir ağızdan kelime hecelemeye çalışıyorlar.. Erkeklerden biri kadınların öğrenmek için çektikleri zorluğu şu maniyle dile getiriyor:

Bugün Cuma gecesi
Yüzündedir peçesi
Kadınları delirtti
Latincenin hecesi

Okuma Yazma üzerine son bir Datca manisini daha dile getirip sözü bitirelim:
Datça’nın Mesudiye köyünden Hakkı Hoca, Rodosta medrese eğitimi almış şahıslardan birisiydi. Asker olmuştu. Bulunduğu birlikte bulunan bütün hemşerilerinin mektuplarını o okuyup o yazıyordu. Okuduğu mektuplardan birini hiç unutamamıştı. Askerlik bitip Datca’ya döndüğünde bu sırrı saklayamamış, herkese anlatmıştı. Askerin hasretle yanıp tutuşan eşi, kocasına şöyle bir maniyle seleniyormuş;

Burgazların gavunu
Ağlar ağlar avunu
Bu sene de gelmezsen
Ölmüş belle garını… (Burgaz, Datca’da bir bölgenin adıdır.)




tclbumyh

1 yorum:

Adsız dedi ki...

düzeltme yapılmıştır...isterseniz silebilirimde...özür dilerim yazıyı geç gördüm yada eksik yapıldı yapılması gereken.. ne kasıt vardır.. nede okyucu fazlalaşsın diye bir kaygı... sadece benim okuduğum bu güzel öyküyü herkes okusunistedim.. gerçekden çok güzeldi...tekrar özür dilerim.. sevgi ile kalın...